AĞIZ TADI BOZUKSA
قد تنكر العين ضوء الشمس من رمد
وينكر الفم طعم الشهد من
سقم
Ked tunkir ül aynu
dav'aşşemsi min ramadin,ve yünkir ül femu ta'meşşehdi min sekemin.
Göz, bazen uğradığı bir hastalık sebebiyle (veya yamuk baktığı için yeryüzünün sultanı olan) güneşin ışınlarını inkar edip yok farzediyor.
(Hasta bir insanın ağzı veya bizzat hasta olan) ağz'ın kendisi hastalıktan dolayı tadı bozuk olduğu için bal'ın tadı bozuktur diye bal'ın tadını inkâr ediyor bozuk olduğunu iddia ediyor.
Hastalık ya bedende, ya akılda,ya da ruh'ta olur.Bedendeki hastalık ya uyku azlığı ya da bir kaza veya buna benzer sebeplerden meydana gelir, akıldaki hastalık, insana layık olmayan ölçüsüz tasarruf ve hareketlerden meydana gelir, ruhi hastalık ise, insanın yaratıldığı asıl gaye dışına sapması ile meydana gelir.
İnsan da üç unsurdan meydana gelir.beden akıl ve ruh.Beden topraktan, ruh Allah'ın emrinden olan gaybi bir üfürüş, akıl ise rabbani bir nur ki onunla insan eşyayı idrak eder. İslam dini bu üç unsura hitab eder,iman akla, İslam bedene ihsan da ruha hitap eder.
Ruhun en büyük hastalığı gaflettir, gafet kişinin ne için yaratıldığının farkında olmaması, yarın ahirette aleyhinde olacak delillerden gafil olması, kendini kuşatan sayısız nimetlerden habersiz olması, kendisini yaratan Allah'a, yüce Allah'ın gönderdiği elçiye ve indirdiği kitaba karşı edepli olmamasıdır.
Bu gaflet insanı şükürsüz kılar ki bu, nimete nankörlüktür bu da şeytanın en büyük kozudur.
Kur'anı kerim İblis için şöyle buyurur:
"Ve sen onların çoklarını şükredenlerden bulamıyacaksın"
A'râf Suresi,16,17
Bu gaflet, kişiyi dünya ve ahirette kendisine fayda vermeyecek aksine zarar verecek şeylerle uğraştırır ve
ömrünü boş yere geçirmesine yol açar.
Bu gaflet kişiyi dünyayı ahirete tercih etmeye sürükler.
Ahireti yok farz edenler veya dünyayı ahirete tercih edenler meşhur alim Hattabi'nin"Risaleler" isimli kitabında naklettiği şu olayı dinlemelerinde fayda vardır.
İbni semmak Harun Reşid'in yanına girer, Harun Reşit o'na bana vaaz et der,İbni semmak: Ey müminlerin emir'i susuzluktan helak olacak dereceye geldiğinde içecek bir su için ne verirsin, servetimin yarısını verir misin? Harun Reşit hiç tereddüt etmeden evet der,peki o suyu içtin ama çıkaramadım çıkarmak için servetinin geri kalan yarısını verir misin
diye sorar,Harun yine hiç tereddüt etmeden evet der. bunun üzerine İbni Semmâk der ki: O zaman ancak bir içim su ve bir miktar bevl(sidik) eden dünya'yı ne diye(bu kadar) seviyorsun?
Allah'ım bizleri ve bütün müminleri bütün hastalıklardan özellikle insanı gaflete götüren, tehlikeye sürükleyen ruhî emrâzdan yakamızı dünya'ya kaptırmaktan hıfz eyle koru.Âmîn.
Ahmet ÖZKAN
Emekli Müftü