Nefesler Tükenmeden
دمى چند كفتم بر ارم بگام
دريغاكه بگرفت رآه نفس
دريغاكه بر خوان الوان عمر
دمى چند خوردم وگفتند بس
Demî çend goftem berârem begâm, deriyğâki bigireft râhi nefes.
Deriyğâki ber honi elvâni umr,demi çend hordem ve goftend bes
Biraz daha keyfime bakayım dedim, ne yazık ki nefesin yolu tıkandı. Rengârenk hayat sofrasından (elimi uzatıp) bir müddet daha yiyeyim dedim, çek elini yeter yediğin dediler.
Bu sözler, hikmet sahibi edip,şâir, mutasavvıf olan Sâ'di Şirazi'nin, bir pir-i fani'den naklettiği sözlerdir.
Sâ'di anlatıyor: Şam'da Emevi camisindeydim bir iki kişi yanıma gelip dediler ki: Yüz kırk yaşlarında birisi son nefeslerini alıp veriyor, biz Arapça biliyoruz ama galiba Farsça konuşuyor, ne dediğini anlamıyoruz, yardımcı olur musun?.
Yanına vardığımızda bir şeyler mırıldanıyordu, doktor çağıralım dedim, dedi ki:Ecel gelince doktorlar
şaşırır ve ilaçlar ihanet eder, arkasından da yukarıdaki beyitleri okudu ve son nefesini teslim etti.
Her dakikada aşağı yukarı altmış yetmiş defa alınıp verilen nefes insanın ömrünü oluşturuyor ve bitince bitiyor, sayılı çünkü, rızık gibi, su gibi ve ekmek gibi hepsi sayılı.
Bu eşsiz nimeti, yani alıp verdiğimiz nefesi gafletle alıp vermemek gibi ciddi bir görevimiz var, bunun yanında her alınıp verilen nefeste iki nimetin mevcut olduğunu yine Sâ'di anlatıyor ve şöyle diyor:
هى نفسى كه فرو مى رود
دو نعمت موجوداست وبر هر
نعمت شكرى واجب
Her nefesî ki furû mi reved du ni'met mevcûdest ve ber her ni'met şükri vâcib.
Alınıp verilen, inip çıkan her bir nefeste iki nimet vardır ve her nimet için bir şükür gereklidir, birinci şükür, nefes aldığımızın şükrü, ikinci şükür nefes verdiğimizin şükrü. Eğer herhangi bir nimete şükür edebiliyorsak, bu da yüce Allah'ın bir nimeti olduğuna göre, o halde şükürden aciziz. Acizliğimizi bilmemiz de ayrı bir nimettir.
İnsan farkında olsa da, farkında olmasa da bu sayılı ve yüce Allah'a malum olan nefesler bir gün tükenecek o halde dolu dolu ve huzurla tükensin, beyhude bir şekilde ve yanlış yerlerde tüketilmesin.
Her alıp verdiğimiz nefesi son nefesmiş gibi alıp verelim çünkü bir an gelecek ya alıp veremeyeceğiz veya verip alamayacağız.
O'na salat ve selam olsun Resulullah Efendimiz bu hususta bir hadis-i şerifte şöyle buyurmaktadır;
"Lezzetleri yıkan yok edeni (ölümü) çok çok zikredin"
İbn-i Hibbân Hadis no: 2994.
Ölümü hatırlamaktan hiç korkmayalım, zira ölümü anmak ömrü kısaltmaz, ölümü unutmak da ömrü uzatmaz.
Uzakta ve yakında olup biten olaylara, sıkıntılara, yanlışlara, işlenen haramlara masiyet ve günahlara dünya için verilen mücadele ve kavgalara baktığımızda tüm bunları ve dahasını yapanların, ölümü göz ardı ettikleri ve Resulullah efendimizin bu kıymetli emir ve tavsiyesini ihmal ettiklerini rahatlıkla anlayabiliriz.
Yoksa aldığı nefesi son nefesmiş gibi alıp veren, bu nazik ve zarif bedenin bir gün toprak olacağını bilen, sıranın her an kendisine gelebileceğine kanaat eden, yaptıklarından sorumlu olacağını kesin bilen ve buna iman eden bir mü'min nasıl başkasını aldatır, nasıl başkasına yalan söyler, nasıl başkasının kuyusunu kazar, ve nasıl dünya için ortalığı böyle tarumar eder.
Ey yüce Allah'ım! Bize lütfettiğin nefesler tükenmeden, ömrümüz hitam bulmadan, seni razı edecek ve ahirette geçerli olacak, terazide bizi mahcup etmeyecek amelleri işlemeyi bizlere ve bütün mü'minlere nasip eyle. Âmin.
Ahmet ÖZKAN
Emekli Müftü